Atılım OSGB

İş Güvenliği Uzmanları Büyük Risk Altında

İş Güvenliği Uzmanları Büyük Risk Altında

Daha önce de sınırlı kapsamıyla yaşamımızda olmasına rağmen, 6331 sayılı yasayla, 2013 yılı itibariyle İş Sağlığı ve Güvenliği kavramı, iş dünyasının önemli bir parçası haline geldi.

Yeni yasayla işverenlere zorunluluklar ve yükümlülükler getirilirken, İSG hizmeti verilebilmesi için de, iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin iştigal edeceği bir meslek sınıfının oluşumu gerçekleşti. Bu meslek, medyamızda hızla parlatıldı, ciddi kazançlar elde edileceği vurgusu yapıldı. Çünkü piyasanın ihtiyacını karşılayabilecek sayıda uzman yoktu. Şartları tutan birçok insan bu mesleği yapabilmek için gerekli uzmanlık belgesini almanın derdine düştü ve aldı. Halen de uzmanlık belgesine sahip olmak için adeta hücum devam ediyor.


Konuyla ilgisi ve bilgisi olan veya olmayan kişilerce Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri (OSGB) kuruldu ve hızla çoğalmaya devam ediyor. Çünkü iş alanı bakir, umulan kazanç tatlı görülmektedir.


Ancak, piyasada yer kapma hırsı, konunun henüz yeni ve uygulamaların ne şekilde olduğu/olacağı net olmadığından ve bilgi eksikliğinden, iş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin çok sıkıntılı durumlara düşebileceği, yapılan işin ciddi riskleri olduğu şimdilik göz ardı edilmektedir. Hal böyleyken, yakın bir gelecekte görevini ve yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeyen uzman ve hekimlerin başlarına gelecek hukuki ve adli sıkıntıları hep beraber göreceğimizden şüphem yoktur. Çünkü işyerlerinde yaşanacak her türlü iş kazası ve meslek hastalığında öncelikli olarak, iş güvenliği uzmanının ve işyeri hekiminin çalışmalarının mercek altına alınacağı, hatta bazen işverenden daha sorumlu hale geleceği, hukuki ve adli durumlarla karşılaşacağı birçok uzman arkadaşımız tarafından ya bilinmiyor, ya da hafife alınıyor. Fakat iş kazalarında Dünya’da 3. Avrupa’da 1. olduğumuz düşünülürse, bu kadar çok iş kazasının yaşandığı ülkemizde, bu konunun hafife alınmasının öncelikle uzman arkadaşlarımızın başını yakacağını ve bu sorunla çok sık karşılaşacağımızı tahmin etmek zor olmasa gerek.
Peki, uzamanlar öncelikli olarak nelerden sorun yaşayacaktır?

 

  1. Doğru dürüst ve usulüne uygun yapılmamış her risk analizi, ortaya çıkan her kazada iş güvenliği uzmanını yargı karşısına çıkaracak ve sorumlu tutulacaktır. İşyerinin faaliyet alanındaki konun uzmanlarının ciddi katkısı olmadan yapılan risk analizinin eksikler ve yanlışlar içermesi kaçınılmazdır. Risk analizi sadece bazı formların doldurulmasından ibaret değildir. Piyasa kapma amacıyla, yok fiyatına yapılan risk analizleri şu anda adeta ortalıklarda uçuşmaktadır.
  2. İş güvenliği uzmanının ve işyeri hekiminin işverene önerdiği, (mutlaka kayıt altına alması gerektiği) yapılması gereken tadilatlar ve önlemler sözde kaldığında, her iş kazasında kabak yine uzmanın başına patlayacaktır. Bu önerilerin sadece kayıt altına alınmış olması uzmanı hukuken sorumlu olmaktan kurtarmamaktadır. Çünkü bu öneriler işveren tarafından yerine getirilmediğinde uzmanın bu durumu Bakanlığa bildirmesi gerekmektedir. Yani uzman, hem bir işyeriyle sözleşme yapacak, ücret alacak, hem de en ufak bir savsaklamada işvereni Bakanlığa “ihbar” etme şeklinde değerlendirilebilecek yükümlülük altındadır. İşte bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen, işini veya gelirini kaybetmekten çekinen uzaman ya da hekimin her iş kazasında, özellikle ölümlü kazalarda nerdeyse “cinayet” suçlamasıyla yargı karşısına çıkarılması kaçınılmazdır. Konudan işveren de sorumlu olduğundan, onun kendisini ve işletmesini korumak adına bütün suçu uzmana ve hekime yıkmanın gayreti içinde olacağı da görülecektir.
  3. Bazı uzman arkadaşların belgelerini OSGB’lere veya işyerlerine vererek, işi yapmadan belgelerini kullandırttığı ve bunun için de ücret aldığı duyumları her taraftan kulağımıza gelmektedir. Bunlar gerçekse, böyle bir davranış ya “cahil cesaretidir” ya da “akıl tutulmasıdır.” Türkiye’de bazı diploma ve belgelerin bu şekilde kullanıldığı doğrudur. Ancak iş güvenliği uzmanlık belgesi kesinlikle öyle bir belge değildir ve sorumluluğu çok büyüktür. İş güvenliği uzmanlığı ya bizzat titizlikle yapılmalı ya da belge bir tarafta saklanmalı, sahibi bu işlere hiç girmemelidir. Çünkü daha çok kazanç, daha çok işyeriyle sözleşme yapmak adına OSGB’lerce veya bazı işyerlerince kullanılacak uzmanlık belgelerinin sahiplerinin yukarıda anlatılan yasal durumlarla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Ayrıca bu belgeler bir kere verilen ve ömür boyu geçerli belgeler de değildir. Bir uzmanın bu şekilde bir suiistimalinin tespiti halinde Bakanlıkça iptal edilebilecek ve bir daha verilmeyecek belgelerdir.

Kısacası; işin ucunda yargılanmak, mahkum olmak, hapse girmek te vardır. İş güvenliği uzmanlığı ve işyeri hekimliği böyle riskli bir meslektir. Risk anlizi yapmayı bilen uzmanlarımızın öncelikle “kendi risk analizlerini” yapmaları, riskin kabul edilebilir mi, edilemez mi olduğuna bakmaları durumun ciddiyetini anlamalarına vesile olacaktır.


Yukarıda önümüzdeki süreçte yaşanabilecek bazı durumları özetlemeye çalıştım. 6331 Sayılı yasa ve gerekleri henüz tam olarak denetim mekanizmasına dâhil olmadığından yukarıdakiler “komplo teorileri” olarak algılanabilir. Anacak iş güvenliği uzmanlığı ciddi bir iştir ve kimsenin hafife almaması gerekmektedir. Bir iş güvenliği uzmanı, olaylara ve işine “bilinçli paranoyayla” bakmak zorundadır. Bu kadar önemli ve insan hayatını doğrudan ilgilendiren bir mesleği kimsenin hafife almaya ya da sulandırmaya hakkı yoktur. Zaten hafife alanlar veya sulandıranların da akıbeti pek yakında görülecektir.


Her uzman meslektaşımın yasal mevzuatı, özellikle İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk Ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik hükümlerini kafasına yazması, bir an için bile unutmaması gerekmektedir.

İş dünyamızın iş kazaları ve meslek hastalıklarından uzak olmasını ve hiçbir meslektaşımın mağdur olmayacağı çalışmalar diliyorum.


Mustafa KIZIKLI
İş Yeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanları Eğiticisi
İş Güvenliği Uzmanı
Mesleki ve Teknik Eğitim Uzmanı